3 Mart 2020 tarihinde, KAYAD (Kadından Yaşama Destek Derneği), Avrupa Birliği’nin kısmi finansal desteği ile Mormenekşe Çağdaş Kadınlar Derneği ile işbirliği içinde yürüttüğü ‘Birlikte Daha Güçlüyüz’ kapsamında UKÜ (Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi) ile birlikte ‘Ev İçi Şiddetle Mücadele’ başlıklı uluslararası bir konferans düzenledi.

KAYAD Başkanı Meral Akıncı, Ombudsman Emine Dizdarlı, Araştırmacı Mine Yücel ve Malta’dan katılan ve Avrupa Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Ağı’nın üyesi olan Avukat Lara Dimitrjievic’in konuşmacı olarak katıldığı konferansın açılış konuşmasını UKÜ Rektörü Prof. Dr. Halil Nadiri yaptı. Üniversitenin konferans salonunda yapılan ve ilgiyle izlenen konferansta, KAYAD’ın çalışmaları, Ev İçi Şiddetle ilgili mevzuat, ayrılıklarda çocukların durumu, Ev İçi Şiddetle mücadelede yerel ve uluslararası ağların önemi ve Ev İçi Şiddeti konu alan istatistiki bulgular anlatıldı.

 

Meral Akıncı’nın Konuşması

Yarım asır’a yakın bir süredir ülkeme ve ülke kadınlarıma hizmet etmenin büyük gururu ile bugün karşınızdayım. Kadın çalışmalarını yürüttüğüm yıllara rağmen, böylesi bir salonda, bunca donanımlı kadınla bir arada olmak bana hala heyecan veriyor.

Kadından Yaşama Destek Derneği’ni kurarken, isminden de görüleceği gibi, ‘kadınlar için ne yapabiliriz’ i değil, ‘biz kadınlar olarak yaşama ne katabiliriz’ düşüncesiyle yola çıkmıştık. Tümü kadınlardan oluşan kurucu üyelerimiz ve yönetim kurulumuz ile birlikte, hizmetlerimizi genç, çocuk, kadın – erkek ayırmadan toplumun tüm kesimlerine yöneltmiştik.

Toplum gelişimi için çıktığımız bu yoldaki ilk adımımız bir toplum merkezi oluşturmaktı. O zamanlar ülkemizdeki sivil toplum örgütlerinin sayısının az olmasıyla birlikte, sivil topluma bakış açısı da bir hayli kısıtlıydı. Özellikle sivil toplumun gücünü toplumdan alan bir varlık olarak, devlet organlarıyla eşit olduğu anlayışı henüz topluma yerleşmemişti. KAYAD Toplum Merkezi olarak 1998 yılında yola çıktığımızda, hedeflerimiz arasında bu anlayış ve farkında lığı da arttırmak vardı.

Yıllarca çevre, dil eğitimi, kişisel gelişim, iletişim, anne baba eğitimi ve barış kültürü gibi birbirinden farklı konulara değinen KAYAD, ayni zamanda istikrarlı bir şekilde kadının toplumdaki yerini güçlendirmek için çaba sarf etmiştir.

2010 yılında, KAYAD olarak hedef kitlemizin merkezine KADIN’ı koymaya karar verdik. 12 yıl boyunca toplumda kat ettiğimiz yolu görmek, ve önümüzdeki en büyük engelleri tanımak adına ‘Engelleri Tanıyarak İlerleyen Kadın’ projesi kapsamında bir anket düzenledik. 1000 kişilik örneklemle yapılan bu ankette toplumuzda kadın ve erkeğin eşit olmadığına dair önemli bulgular vardı.

Örneğin ankete katılan kadınların  %58‟i eşleri eve gelmeden önce evde olması gerektiğine inanırken, %29‟u kadınların geceleri yalnız dışarı çıkmaması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, %20‟si, bekar, boşanmış ya da kocaları ölen kadınların yalnız yaşamamaları gerektiğine inanmaktaydı.

2014 yılında ise KAYAD olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin doğrudan semptomu olan ev içi şiddetle mücadele yolculuğuna odaklandık. Şiddete Karşı Diren Projesi kapsamında ülkemizdeki ev içi şiddet verilerini ortaya koyan ciddi bir anket çalışması yaptık. Sayın Mine Yücel bu anketin sonuçlarını birazdan sizinle paylaşacak. O zamanlar ülkemizde ev içi şiddetle mücadelede önümüzdeki en büyük engel Kıbrıslı Türkler olarak bu sorunu ötekileştirmemizden ve bunu toplumsal bir sorun olarak kabul etmememizden kaynaklanmaktaydı.

Anket verilerimizle bu sorunun dünyanın her yerinde olduğu gibi, ülkemizde de ciddi bir sorun olduğunu kabul ettirdik. Anket verilerimizi yaygınlaştırmak, ve bu sorunun toplumun her kesimini etkilediğini göstermek adına reklam filmi yayınladık. Hep birlikte bu reklam filmini izleyelim:

https://www.facebook.com/851228744920731/videos/1598175266892738

Reklam filminde gördüğünüz verilerin farkında lığını arttırmanın yansıra, KAYAD olarak ev içi şiddet direnişçilerine verilen hizmetlerin yetersizliğine yoğunlaştık. BU bağlamda kanaatimizce en büyük eksiklik, ekonomik olarak özel avukat tutmaya gücü olmayan şiddet gören kadınların aile mahkemelerine koruma emri için de olsa erişimlerinin olmamasıydı. Yıllarca ülkemizde tecavüzle itham edilenler adli yardımdan faydalanırken, tecavüz edilenler için ayni hizmet sunulmamaktaydı. KAYAD olarak Kıbrıs Türk Barolar Birliğini kendimize ortak olarak belirledik ve 100 kadına adli yardım sunarak bu hizmetin yasal hak olarak tedarik edilmesi gerekliliğini vurguladık. Bu lobi aracının yarattığı baskı ile, 2017 yılında devlet ilk kez ev içi şiddet direnişçilerine adli yardım bütçesi ayırdı. Artık ekonomik güçleri avukat tutmak için yeterli olmayan ev içi şiddet direnişçileri sosyal hizmetlere ve ardından Kıbrıs Türk barolar birliğine ulaşarak adli yardımdan faydalanabilmektedir.

Ayni proje kapsamında KAYAD olarak, şiddet direnişçilerinin evlerinden ayrılmalarını gerektirmemeyi sağlayacak koruma emri düzenlemeleri için yoğun baskı yaptık. Aile yasasına yapılan değişikliklerle koruma emirleri almak ciddi anlamda kolaylaşmıştır. Buna çabaya rağmen KAYAD olarak bir sığınma evi ihtiyacını ciddi anlamda gözlemlemekteydik. Devlet veya yerel yönetimlere ait görevlerin sivil toplum tarafından yürütülmemesi gerekliliğine gönülden inanan KAYAD ekibi olarak, bu önemli görevin Lefkoşa Türk Belediyesi tarafından yürütülmesi için yoğun çaba sarf ettik.

Lefkoşa Türk Belediye’sinin bu önemli girişiminin ardından KAYAD ekibi olarak sığınma evi personeline eğitimler vermekle birlikte, sığınma evindeki direnişçilerin adli yardımdan faydalanmalarını sağladık. Bugün Şiddete Karşı Diren projesinin bitişinin 3. yılında söz konusu hizmetlerin hala başka kurumlar tarafından yürütülmesi bizim için ciddi bir gurur kaynağıdır.

Adli Yardım ve Sığınma evinden sonra ev içi şiddetle mücadele yolunda en önemli adımlardan biri ise yıllarca ev içi şiddet direnişçileriyle temasta olan tüm meslek örgütlerinin katkılarıyla ve de en önemlisi şiddet direnişçilerinin kendileriyle birlikte hazırladığımız ‘ev içi şiddet yasa Tasarısı’nı oluşturmaktı. 83 maddeden oluşan, kanaatimizce ülkenin ev içi şiddet oranlarını doğrudan doğruya etkileyecek, önleme, koruma ve cezalandırma kuramlarının tümünü barındıran bu yasa, ev içi şiddet mücadelesinin mihenk taşı olacaktır.

Katılımcılık ve aşağıdan yukarı gelişime gönülden inanan sivil toplum örgütü olarak, söz konusu yasayı tasarı olarak sunmadan, toplumun her kesimine tanıtma ve aktarma görevini toplumumuza olan borcumuz bildik. Toplumun her kesimini etkileyecek olan bu yasayı tanıtmak ve toplumu henüz taslak halindeyken ciddi anlamda bilgilendirmek KAYAD’ın en önemli misyonu haline gelmiştir. Bu misyonu yerine getirmek adına şu an itibariyle 14 sivil toplum örgütünün katkı koyduğu ‘Ev İçi Şiddetle Mücadele Ağı’ oluşturulmuştur. Bu ağ ile birlikte amacımız sadece ev içi şiddet yasasını geçirmek değil, ev içi şiddetin kaynağında yatan toplumsal cinsiyet eşitliğini de sağlamak olacaktır.

BU kısa vadeli bir hedef değildir. KAYAD bunun ne denli uzun ve meşe katli bir yol olduğunun farkındadır. Bu uzun ve zorlu yolda en önemli etken ise toplumun sağladığı dayanışmadır. Bu bilinçle geçen yıl, KAYAD olarak ‘bu yolda ben de varım’ temasıyla yaklaşık bin kişinin katılımıyla bir yürüyüş düzenledik.

Etkinliğin görüntülerini hep birlikte izleyelim.

https://www.facebook.com/1484958668457385/videos/521958128318863

KAYAD sadece ülkemizde değil, uluslararası alanda da Ev İçi Şiddetle mücadele alanında dayanışma sağlamıştır. 2016 yılında KAYAD, Avrupa Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Ağı’nın resmi üyesi olmuştur. Bugün bu ağın önemli bir üyesi sizlere gerek kendi ülkesinde, gerekse bu ağda kadına karşı şiddetle mücadele konusunda sağlanan başarıları anlatacaktır. Ona yoğun çalışmalarına ara verip bize katıldığı için huzurunuzda teşekkürlerimi sunuyorum. ‘Welcome Lara.’

Avrupa Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Ağı’nın bir üyesi olarak, Avrupa Genelinde kadına karşı şiddete karşı yapılan kampanyaları ülkemize taşıdık. ‘Sen de adım at’ kampanyasıyla Avrupa genelinde yankılanan ‘step up’ ‘adım at’ mesajı ülkemizde de yankılanmıştır. Step Up kampanyasının yarattığı etki ile sadece ülkemizde değil, bütün Avrupa’da kısa adıyla ‘İstanbul protokolü’ olarak bilinen ‘kadına karşı şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesine dair Avrupa Sözleşmesi’nin gereklilikleri yerine getirilmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=bt4kqTxeVw4

İstanbul Protokolünün gerekliliklerinden biri ise tüm devlet kurumlarının ve paydaşların ev içi şiddet alanında eğitim almasıdır. BU bağlamda KAYAD, sosyal hizmetler, polis, sağlık görevlileri, öğretmenler ve basın mensuplarına eğitimler düzenlemektedir. Amacımız, bu eğitimlerin devlet tarafından zorunlu hale getirilmesidir ki evi içi şiddet yasa tasarısının önemli bir fonksiyonu da budur.

Ev içi şiddetle mücadele, sadece yasalarla veya uygulamalarla engel olabileceğimiz bir sorun değildir. Ev içi şiddet yasasının önemini vurgularken, sırf yasa ile hiç bir şeyin değişemeyeceğini vurgulamaktan asla kaçınmadık. Ev içi şiddeti sona erdirmek istiyorsak konuşmamın başında da değindiğim toplumsal cinsiyet eşitliğini veya daha da beğenerek kullandığım toplumsal cinsiyet ADALET’ini sağlamamız elzemdir.

Toplumsal cinsiyet adaletini sağlamak için ise ciddi bir toplumsal dönüşüme ihtiyacımız var. Bu yıl, beni ve KAYAD ailesini ciddi anlamda heyecanlandıran, ve bu bağlamda ciddi yol kat etmemizi sağlayacak bir projeye daha imza atıyoruz. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Ergenlik, Sağlıklı İlişkiler, Rıza ve Cinsel sağlığı da barındıran, orta okul öğrencilerini hedefleyen bir eğitim müfredatı üzerinde çalışmaktayız. Bu bağlamda özen ve sabırla bizimle işbirliği sağlayan eğitim bakanlığına da teşekkürlerimizi sunarız. Mart ayından itibaren ilk pilot okul uygulamamıza başlayacağımıza ilk kez sizin huzurunuzda halka duyurmanın heyecanını yaşamaktayım. Birbirinin yetki ve birikimine saygı duyan Sivil Toplum ve Devlet işbirliğinin örneğini bu süreçte yaşıyoruz. Dileriz söz konusu müfredat pilot okullardan alınan, ve ardından eğitim sendikalarından alınan geri bildirimlerle tamamlanır ve ülkemiz eğitim müfredatının daimi bir parçası olur.

Küçük yaştan itibaren gerek kız gerekse de erkek çocuklarımıza toplumsal cinsiyeti öğretmek ne kadar önemli olsa da, hayatın pratiğinde ombudsman gibi önemli makamların kadınlar tarafından yürütülmesi de Kıbrıs Türk toplumu için büyük bir şans. Kız çocuklarının böylesi bir örnekle büyümesi elbette ki toplumsal cinsiyet adaleti yolculuğumuzda bize katkı koyacaktır. Sayın Emine Dizdarlıya da bu vesileyle aramızda bulunmasından dolayı kendisine teşekkür ediyorum.

Yukarıda bahsettiğim tüm başarılara vesile olan iki önemli unsur daha vardır. Birincisi maddi destekleriyle bir çok projemizin yaşam bulmasına sebep olan Avrupa Birliği ve ikinci ise KAYAD’ın kuruluşunun ilk gününden itibaren yanımızda olan değerli üye ve yönetim kurulu üyeleri. Konuşmamın sonuna yaklaşırken onlara da teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Değerli öğrenciler, öğretim üyeleri, saygı değer konuşmacılar, Ab yetkilileri ve değerli KAYAD ailesi, konuşmam boyunca gerek sivil toplumun, gerekse de yerel ve merkezi yönetimlerin ev içi şiddetle mücadeledeki önemli rolünden bahsettim. Fakat bu yolculuktaki en büyük sorumluluk bireyler olarak sizlere aittir. Şiddeti yenmek istiyorsak onu, ve kaynağında yatan sorunu görünür kılmamız şart.

Bu yıl, bir psikolog olarak benim için çok kıymetli olan bir etkinlik gerçekleştirdik: hala toplum olarak ‘Kirli çamaşırlar ortaya serilmez’ anlayışına karşı, sadece toplumun kadınları olarak değil, bütün dünyanın kadınları olarak yalnız olmadığımızı göstermeye baş koyduk.

Şiddetin bir  yaşam biçimi olduğu bir hayat anlayışından uzaklaşmak adına yaşadığımız şiddeti hep birlikte ‘ortaya sermeye’ karar verdik. Hedefimizde toplumsal dönüşüm vardı ve bunu sağlamaya başladığımıza gönülden inanıyorum.

Bu ülkede kadının ikincil cinsiyet olduğunu kabul etmediğimizi, toplumsal cinsiyet eşitliğini her daim hedefimiz olarak belirlediğimizi, erkeklerin daha üstün olarak algılandığı toplumlarda kadınların şiddet görmelerinin kaçınılmaz olduğunu ve kadınlar olarak şiddete dair gerçekleri ortaya sermekten çekinmediğimizi sadece ülkemizde değil dünyaya yankılamaya hazır olduğumuzu gösterdik.

Ekibimizin astığı çamaşır iplerine etkinliğe katılan kadınlar kendi şiddet hikayelerini yazıp serdi.

Hep birlikte bu anlamlı etkinliğin görüntülerini izleyelim.

https://www.facebook.com/1484958668457385/videos/576866979760174

Kıbrıs’ta ve dünyada, kadınların özgür, güçlü, bağımsız, eşit, özgüvenli, öz saygınlığı yüksek bireyler olarak toplumda yer almalarını temenni ederiz. Bu bağlamda her birimize düşen sorumluluğun büyük olduğunu her gün hatırlayın.

Bir toplumun nerede olduğunu görmek istiyorsanız o toplumun kadınına bakın, , kadın geliştikçe, güçlendikçe, ilerledikçe ve özgürleştikçe, o toplum gelişir, güçlenir, ilerler ve güçlenir.

Hepinize beni dinlediğiniz ve toplumun eşit ve şiddetsiz geleceği için attığınız ve atacağınız adımlar için teşekkür ederim.

 

12/03/20